11 Ocak 2010 Pazartesi

869

Cuma günü paylaşıma ne yazmam gerektiğini düşünüyordum, genel olarak grupta şiirler, güzel yazılar dolaşırken biraz bunun dışına çıkmak istedim. Belki okuduğunuzda bu nasıl bir günün güzel paylaşımı diye düşünenler olabilir. Bu yüzden baştan uyarıyorum. Hoşunuza gitmeyecek şeyler yazdım bu yüzden okumak istemeyenler şimdiden silmeli…


Pazartesi günü okulda öğrenciler Meyve Günü’nü kutladılar. Bahçe Bitkileri bölümü öğrencilerinin her sene düzenlediği bir etkinlikmiş, Meyve Günü. Etkinlik meyvelerin insan için önemi üzerine hazırlanan konuşmalar dışında, skeçler ve müzik grubunun türküleriyle çok eğlenceli bir hal aldı. Masaların üzerine hazırlanmış meyveler ve kuru pastalar beni çocukluk yıllarıma götürdü. Şimdi kutlanıyor mu bilemiyorum ama benim öğrencilik yıllarımda Yerli Malı haftası kutlanırdı. Sıraları birleştirir o gün evden getirdiğimiz meyveler, kuruyemişler ve annelerimizin yaptığı pastaları hep birlikte yerdik. O yıllarda öyle dışarıdan gelen çok şey yoktu bu ülkeye ama yinede özen gösterilirdi her şeyin yerli malı olmasına…

Meyve Gününde masanın üzerinde İran’dan gelen çilekleri ve yerli muzun katili ithal muzu görmek canımı çok sıktı. O zaman karar verdim, Cuma günü paylaşımcısı olarak bu yazıyı yazmaya.

Ramazan ayı içerisinde, arkadaşlarımızla yardım paketleri hazırlamaya çalıştık. Uygun fiyata güzel pirinçlerin peşine düşüp dükkan dükkan dolaşıp fiyatlar topladık. Dükkânların birinde pirinçlerin fiyatlarını not alırken, dükkân sahibi şöyle bir cümle kurdu;
Ablacım şu pirinç Amerikan pirinci fiyatı A TL, şu İran pirinci B TL, şu Pakistan pirinci C TL, bu da Hindistan’dan geliyor D TL dedi. Adamın yüzüne bakıp peki türk pirinci yok mu bu dükkanda dedim. Adam başını sağa sola sallayarak hayır dedi. Ya nasıl olur, pirinç deposu değimli bu ülke nasıl gelmez pirinç dedim. Başını bilmiyorum der gibi eğdi bir tarafa. Çok sinirlendim. Almayacak mısın abla dedi ben dükkandan çıkarken. Hayır dedim almayacağım. Ben almayacağım ki sende bir daha bunlardan getirteme dedim. Belki arkamdan gülmüş, deli kadın ne olacak demiş bile olabilir.

Son bir yıldır aldığım ürünlerin barkoduna bakıyorum 869 değil bu, Türk Malı değil bunu almam diyorum ve çıkıyorum.

Size acıklı bir şey anlatmak istiyorum. Küçük yeğenimin fotoğraflarını biriktirmek için albüm arıyordum bir aralar. Kitapçılara gidiyorum, bir sürü fotoğraf albümü indiriyorlar, ben hemen arkalarındaki barkotlara bakıyorum. Bunlar çin malı almam ben bunları diyorum. Dükkandan çıkarken “Ben almayacağım, sizde satamadığınız için bir daha getirtmeyeceksiniz” diye cümlenin üzerine basa basa söyleniyorum. Dükkan sahiplerinin kimi ne sattığından bile habersiz. Çin malımıymış nereden anladın abla diyorlar, bende barkotları gösteriyorum. Türk mallarının barkodu 869 ile başlıyor bakın diyorum.

Neyse sonunda dükkânlardan birinde bir albüm buldum Türk malı barkodu var, ohh sonunda buldum dememle birlikte albümün arka kapağındaki yazı çarpıyor gözüme “Made in China” …

Bir süre bunun ne anlama geldiğini anlayamadım. Barkodu türk malı olan bir ürünün üzerinde neden böyle bir şey yazıyor olabilir diye düşünmeye başladım… Ürününü satabilmek için malının üzerine eliyle Çin Malıdır yazan adamın ne hissetmiş olabileceğini düşününce ağlamamak için kendimi zor tuttum. Dükkan sahibi de durumu anlayınca çok şaşırdı. Şaşırmayın dedim dükkan sahibine, onları biz bu hale getirdik. Yaa hocam biz ne yaptık dedi. Ben yabancı ürünleri alarak, sizde dükkânınıza getirip satarak ihanet ettik biz bu yerli üreticilere dedim. Dükkan sahibi ama hocam devlet politikası falan diye konuşmaya başlamaya çalıştı. Üzerimizdeki suçluluk duygusunu başkalarına atarak kurtulmaya çalışmayalım. Bizler almasaydık, yabancılarda satamazlardı. Bu duruma ilk günden karşı çıkmalıydık. Her şeyin yabancısı iyiymiş gibi bir inanışımız var. Sonrada ülkede üretim niye yok diye oturup ülkeyi kurtarma sohbetleri yapıyoruz dedim. Aslında çok şey söyledim ben o dükkanda, ama dükkan sahibinden çok kendim içindi söylediklerim, söylendiklerim…

Aslında daha fazla şeyler söylemek isterim sizlere, ama yazıyı yazarken yine içimi sıkıntı bastı. Şimdi eğlenceli şeyler yollamak varken böyle konulara nereden daldın diye düşüneniniz varsa eğer, bu yazıyı emeğine “Çin Malıdır “ yazısını ekleyen o adamdan özür dilemek için yazıyorum.

869 Türk Malı’nın Kodudur…

Sevgilerimle
Sanem

Hiç yorum yok: